LOJİSTİKTE KALICI GÜÇ OLMAK
Rusya’nın Şubat ayı sonlarında Ukrayna’ya yaptığı müdahale anında geniş alanda bir etki yarattı. Rusya, bu müdahalenin kendisi adına zor ve onarılması güç sonuçları olacağını hesap etmiştir elbette. Gerçek şu ki, savaş sona erdikten sonra etkilerini daha uzun süre hissedeceğiz ve bu etkilerle yaşayacağız. Savaşlar, elbette ilkesel düzeyde kabul etmememiz gereken olaylardır. Ancak, isteğimiz dışında bu olgular var ve etkilerine karşı konuşmalı, ona göre bir hayat kurmalıyız. Devletler de, sektörler de geniş ölçekte bütün kurum ve kişiler bu gerçekten azade değildir. Bu savaş ülkemizi, ekonomik, siyasi ve diplomatik alanda çok etkilemiştir. Ancak, Ortadoğu’da bulunan Türkiye dengeli bir siyasetle konumunu güçlendirmiştir. Coğrafi olarak orta koridor olarak kabul edilen Türkiye, lojistik sektöründe de güçlü bir konuma ulaşmıştır. Öncelikle ABD, gerek Avrupa’ya gerek Ukrayna’ya adeta hamilik gücünü hatırlatmış ve başarılı olmuştur. ABD ve Avrupa, Rusya’ya yaptırımlarıyla buraya geçişleri güçleştirmiştir. Bu açıdan Türkiye, güçlü bir konuma geldi.
Peki savaş sonrası ne olacak?
Açıkçası ekonomide ve siyasette alışkanlıkları değiştirmek zordur. Savaş sürecinde Türkiye’nin elde ettiği konum mutlaka bir ölçüde kalıcı olacaktır. Savaşların etkileri, sona erdikten sonra da hissedilir; çünkü dengelerin yerine oturması gerekmektedir. İşte bu süreçte ülkemizin liman ve gümrüklerinde yapacağı yenilikler ve altyapı ile ilgili elzem yatırımları geleceği belirleyecektir.
Pandemi sürecinde farklı mecralarda da yazdığım yazılarda ve katıldığım yayınlarda sektörün insanlık için en temel hizmetlerden biri olduğunu ispat ettiğini ifade ettim. Bunun yanı sıra Türkiye’nin konumu itibariyle lojistik üssü olacağını da kaydettim. Şimdi Kuzey’deki savaş bu durumu doğruluyor. Başta Mersin Limanı olmak üzere Türkiye’nin liman ve gümrük imkanları ülkemiz için ciddi bir avantaj. Ancak, Türkiye’nin bu sürece hazırlıksız yakalandığını teslim etmek gerekir. Örneğin, ülkemizin gümrük noktalarında hâlâ ciddi bir bürokrasi söz konusu. Mevcut sistem, birçok prosedürü hızla değiştirmeye uygunken, Türkiye ekonomisinin geleceği olacak lojistik sektörüne kolaylık sağlamak devletin öncelikleri arasında olmalıdır. Rusya-Ukrayna savaşı lojistikte Türkiye’yi güçlü bir noktaya getirdiyse de akaryakıt fiyatlarındaki global düzeyde yaşanan artış, sektörün en büyük maliyeti olarak masada durmaktadır. Bu durum, güçlenen sektörün hızını yavaşlatmaktadır. Bu konu da bir devlet politikası olarak ele alınmalıdır. Özetle, Türkiye stratejik konumu itibariyle avantajlı bir dönemden geçmektedir. Bu dönemde lojistik sektörü devlet tarafından en çok desteklenmesi gereken sektördür. Bu yapılırsa, Türkiye elde ettiği dönemsel avantajı kalıcı hale getirebilir.
ULAŞIM SEKTÖRÜ DERGİSİ